Atatürk'ü sevmek Türkçe'yi sevmek demek...

89 yıl önce bugün, 12 Temmuz 1932'de kuruldu Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla ve eşsiz lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla...

Diline ve tarihine büyük önem veren Atatürk'ün amacı, Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak ve onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmekti.

Diyordu ki büyük önder; "Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir."

Dili, siyasal bağımsızlığın bir parçası saymış ve Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için bütün devlet kuruluşlarının dikkatli ve ilgili olmasını istiyordu.

Çünkü; dilini kaybetmiş bir milletin, milli benliği de kaybolmuş demekti.

Çünkü; dilini kaybetmiş bir milletin, tüm özgürlük haykırışları beyhudeydi..!

"Türk şiirinin büyük şairi" olarak tanımlanan aynı zamanda Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyesi de olan usta kalem Fazıl Hüsnü Dağlarca,

Dil Devrimine ilişkin düşüncelerini Türk Dil Kurumu Koçaklaması'nda şöyle dile getiriyordu:

"Bence Atatürk, son 300 yıllık tarihimizde gelmiş geçmiş birçok uzak görüşlü yöneticinin, aydının, yazarın, ozanın düşlerinin özetini yüreğinde duyan, eylemleriyle bu ülküleri gerçekleştiren kişidir. Dilin arınmasına gönül vermiş olduğunu, TÜRK DİL KURUMUNU ve TÜRK TARİH KURUMU'nu kurmakla göstermiştir.

Bu da anlatıyor ki, Atatürk'ü sevmekle, Türkçeyi sevmek birbirinden ayırt edilemez."

Ve diyordu ki:

"Türk Dil Kurumu'nu kurarken Mustafa Kemal’in tek mutsuzluğu vardı

Türkçeyi sevdiğini daha Türkçe söyleyememek

Kimilerinin şimdi tek mutluluğu var

Türkçeyi sevdiklerini daha Osmanlıca söylemek...."

Gençlere de şu tavsiyeyi veriyordu usta şair:

"Genç arkadaşlar, Türkçeye inansınlar. Türkçeye inanmak, bütün hayattaki başarılarının basamağıdır."

Türkçe'ye bakışını ise "Türkçem, benim ses bayrağım" diyerek Türkçe Katında Yaşamak adlı şiirinde şöyle sergiliyordu:

Seslenir seni bana "sonsuz"
Der ki çoğal,
Der ki uzan mutluluğuna
Usun, iyiliğin, doğruluğun,
Bir bilinmeyenden bir bilinene dek
Türkçe, varolduğumuz..
Türkçe, nice desem seni,
Onca güzelim.
Görünmek, derinleşmek,
Dolmak;
Seni düşünürüm, düşünürüm, yarı karanlıklarda, dal,
Anlarım onca.
Bir bölü beş, bir bölü dokuz,
Bir bölü bin üç!
Ayrılık anlamların öylesine azar azar dağılır,
Ta doğudaki balık,
Duyar kokusunu
Ta batıdaki yoncanın.
Seslenir seni bana yakın uzak,
Yeryüzü mavisinden gökyüzü yeşiline,
Tutsak uluslar var ya, geceler boyu
Onlar için,
Yitik özgürlükler için,
Türkçe haykırmak..
O süre yaradılış dar iken
Düz iken, yassı iken,
Daha'lar,
Daha'lar,
Daha'lar daha'lara karışmış,
Sınırsızlığın getirmiş yarınları.
Konuşamaz iken, o yusyuvarlakta,
Diyemez iken,
Artısı eksisi almış götürmüş
Toprağın bitkilerden arta kalan sağlığını,
Sıcak uzun
Bir kişiler geleceğine.
Seslenir seni bana bir duru su,
İçinde masallar, uygarlıklar saklayan,
Eski ozanlar kazımış ilk yazıları ilk anıtlara,
Yankılanır
Alandan alana, uçsuz bucaksız,
Evrenden akınlarının uğultusu.
Ama bağışla beni, unutmuşum,
Yıldızını, güneşini, ayını, utanmadan..
Öyle köksüz günlerim gelmiş bozkır çadırlarında çırılçıplak,
Unutmuşum ana demesini bile,
Öykünmüşüm türküsünü ellerin,
Ağzıma bir kara düşmüş, bağışla beni.
İşte and içiyorum,
Bütün ölüler adına,
Bütün gençler, bütün doğacak çocuklar adına,
Varacağım deyişine gündüz gündüz,
Varacağım Tanrı'ya dek,
Soluğumda soluğun...
Seslenir seni bana "ova"m, "dağ"ım,
Nere gitsem bulur beni arınmış.
Bir çağ ki akar ötelere,
Bir ak.. ki yüce atalar, bir al.. ki ulu oğullar,
Türkçem, benim ses bayrağım (Fazıl Hüsnü DAĞLARCA / TÜRKÇE KATINDA YAŞAMAK)

KUTADGU BİLİG'DE DİLİN ÖNEMİ

Türk diliyle kaleme alınmış ilk önemli eserlerden biridir Kutadgu Bilig. 11. yy'da Yusuf Has Hacip tarafından Karahanlı Türkçesiyle yazılmış ve Karahanlı Hükümdarı Tabgaç Buğra Han'a sunulmuştur.

Toplum hayatındaki aksaklıkları giderecek, bozuklukları düzeltecek ve huzura erdirecek yolları, devrin hükümdarına öğütler halinde anlatır.

Kutadgu Bilig'de dilin önemini şöyle anlatır Yusuf Has Hacib:

Dildendir mutluluk, dildendir değer,
Dili olmayana insan mı derler!
İnsanda dilince değişir kader:
Ya ile baş olur ya başı gider.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

1) Bir batı ülkesinde, dükkanlara ve çocuklara yabancı isim vermenin yasak olduğunu…

2) Türkçe'nin on bin yıllık geçmişi ile dünyanın en eski ve en üretken bilim dili olduğunu…

3) Dildeki bu hızlı yozlaşma ile, gelecekte şuursuz, kişiliksiz, geri kalmış çocuklara sahip olacağımızı…

4) Büyük bir ulusu yok etmek için önce dilin yok edildiğini…

Cumhuriyetimizin ilelebet payidar kalması, dilimizin varlığı ve bağımsızlığı ile olacaktır.

Dilimiz, en değerli varlığımız, sahip çıkalım ve koruyalım. Sadece Türkçeye sevdalı olalım.

Atatürk'ü sevmek Türkçeyi sevmek demek bunu hiç unutmayalım..!

Türk Dil Kurumu'muzun 89. kuruluş yıl dönümü kutlu ve daim olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
2 Yorum