Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Dağ dediğin sadece Kandil’de mi?

“Terör akıttığı kanda boğulacaktır”

“Bütün dünya PKK’nın eli kanlı bir terör örgütü olduğunu anlamalı”
 
“Terörün arkasında falanca devlet var”
 
“Terörist caniler ülkeyi bölmek istiyorlar”
 
Terörle mücadele etmesi gereken yetkililerin her gün bu ve benzeri sözlerini dinliyoruz. Sanki insanlar terörün ve teröristlerin ne olduğunu bilmiyor da onları ikna etmeye çalışıyoruz.
 
Vatandaşlarımız terörü, teröristleri, onları destekleyenlerin kim olduğunu emin olun yetkililerden daha iyi biliyor ve ne yapılması gerektiğini de…
Aradaki tek fark, vatandaş ne yapılması gerektiğini söylerken oy kaygısı içinde değil, oysa hükümet her adım attığında “bir daha nasıl seçilirim” telaşında.
Artık zıvanadan çıkan terör eylemleri karşısında güvenlik kuvvetleri doğal olarak eylemi yapanları bulmak için, olay yeri inceleme, kriminal araştırma ve soruşturma peşine düşüyorlar. Oysa bu olay adli bir vaka boyutunu aşmıştır, cephede şehit olan askeri hangi düşman askerinin vurduğunu araştırır mısınız?
 
Kimin vurduğu belli…
 
Adının Ahmet veya Mehmet olması neyi değiştirecek?
 
Terör ile müzakere edilmez mücadele edilir.
 
Müzakere masasına oturduğunuz zaman zaten kaybetmişsiniz demektir.
 
Hatırlayınız bir-iki sene önce başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümet üyeleri “önümüzdeki günlerde güzel şeyler olacak”diyorlardı.
 
Acaba aynı açıdan bakmıyor muyuz?
 
Benim baktığım açıdan güzel olan bir şey yok, gördüğüm tam bir rezalet…
 
Genelkurmay Başkanını, Ordu Komutanlarını terörist diye, terörle mücadele eden tim mensuplarını da PKK’lıları vurdu diye tutuklayıp hapse atarsan bu iş yürür mü?
 
Yürümez…
 
Peki, yürümeyeceğini bile bile bunu niye yaparsın?
 
Bir yandan bunları yaparken, diğer yanda kapalı kapılar ardında terör örgütü ile pazarlık yürütürsen bunun adı ne olur?
 
Birileri hükümete artık milli meselelere milli gözlükle bakması gerektiğini hatırlatmalı. Verdikleri tavizlerle ülkeyi iç savaş aşamasına getiren insanların hâlâ konuşacak bir şeyler buluyor olması ve başkalarını suçlaması çok ilginç.
 
İlk yıllarda olan biten her şeyi birilerine, bir kuruma, derin devlete veya başka bir masal kahramanına yüklemek modaydı, oysa geçen on yıl içerisinde maşallah yüzeyde bile devlet kalmadığı için, artık derin mevzulara dalsanız da kimse inanmıyor.
 
Geldiğimiz noktanın tek bir sorumlusu var, o da bugüne kadar kimsenin tavsiyelerine kulak asmadan “dediğim dedik, çaldığım düdük” yaklaşımıyla kendisini eleştiren herkesi vatan haini, darbeci, Ergenekoncu, satılmış diye yaftalayarak, nuh deyip peygamber demeden oturduğu sandalyeyi devletin altından çekenlerdir.
 
Bu tablo düzeltilemez değil, elbette düzelir ama olan ülkeye oluyor.
 
Zannediyor musunuz dağlar sadece Kandil’de?
 
Bu ülkede Erciyes, Toroslar, Kaçkarlar, Kaz Dağları,  Yunt Dağı BozdağlarNif DağıSpil DağıDilek DağıAydın DağlarıMenteşe DağlarıEmirdağMurat DağlarıSandıklı DağlarıMadran DağıEmir DağıTürkmen DağıDomaniç Dağı ve daha adını sayamadığım yüzlerce dağ var.
 
Milleti tercih yapmak zorunda bırakmayın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
3 Yorum