Hep beraber anladık!*

Dağınıklığı toparlamanın yolu 'emek'ten geçer... Hele hele yılların dağınıklığı öylesine bir çırpıda toparlanmaz!

Görmek ile 'bakmak' arasındaki farkı çözebildiysen, bulunduğun ya da 'kapsama alanına' giren masadaki dağınıklığı da kısa sürede farkedersin!

Ve yapmış olduğun 'tespit' sonrası da kolları sıvar, işe koyulursun...

Ama aradan 2 yıl geçer ve ilk geldiğin gün; tespit ettiğin dağınıklık hala devam ediyorsa... Ve sen hâla o 'keşmekeşlik' içinde gününü tamamlıyorsan bu işte bir arıza var demektir...

Hele hele, mikrofonu eline alıp da 'onu yaptım, bunu yaptım, şunu getirdim, bunu götürdüm, dün öyleydi şimdi böyle...' diyerek konuştukça konuşuyor, açıldıkça açılıyorsan... 

Ve bu ifadelerin de çevrende bulunanlarca 'alkışlanıyorsa'...

Sana ancak ve ancak tavsiyede bulunabilirim:

- Aman dikkat! Boyunu aşan sularda yüzmeye başladın! Boğulabilirsin...

Bunun sonrasında da 'çilek' babından şunu da sormadan edemem:

- Madem yüzme bilmiyordun neden çıktın ağaca!

Sen anladın...

x x x

'Hayat' başlığı altında insan oğluna sunulan fırsatlar zinciri bitmek tükenmek bilmeyen halkalardan oluşmakta...

Bunu da bildiğimizi ifade etmekten çekinmeyiz...

İfade etmesine ederiz de; Ne kadar sağlam temellere oturturuz işte orası da 'adamına göre' değişir!

Adam vardır tıpkı kavak ağacı gibidir! Gölgesi 3'e yeterse 4'e dar gelir!

Adam vardır çınar ağacı gibidir... Mahalleyi taşısan gölgesine 'daha yok mu' der...

Kavak ağacını kessen en fazla limon sandığı yaparsın! Çınar'a elin varmaz... Varsa da çarpılırsın!

"Paris'e 5 bin Çankırılı imzasını atmış" (!)

Sanırsın Eyfel'i Çankırılı yapmış da dünyanın haberi yok!

Tam yeri: Bilmiyorsan sus da adam sansınlar!

Sen de anladın...

x x x

Paran vardır... Arabaların da...

Evin vardır... Sarayların da...

Bir giydiğini bir daha da giymeyebilirsin...

Sofrandan et de eksik olmuyordur... 

Yersin... Yersin... Semirirsin...

Gün gelir şeş kaza 'adam' niyetine de seçilmiş olabilirsin...

Ama bütün bunlar senin 'adam olduğunu' ya da 'adamlığını' tescillemez!

'Adam'lık bambaşka bir yetidir!

Etek giyer ama 'çok adam'dan 'adam'dır!

Sen nice pantolonlar giysen de 'etekli'nin sergilediği adamlığa erişmen mümkün olmaz!

Çünkü olayı kavrayamamışsındır!

Yine yanlış öğretmişler sana; 'adamlık' mertebesine giden yol 'terzi'den geçmez!

'Adam'lık gövdenin üzerinde 'saksı' niyetine taşıdığın beynindedir!

Oranı buranı yırtacağına biraz 'beyninle' uğraşsan...

Açık havada dolaşsan... Çiçek böcek koklasan... Salıncağa binsen!

Yediklerin fena dokunmuş sana... Gaz yapmışsın!

Böyle giderse yakında fena kusarsın da ben bile toplayamam haberin olsun...

Sahi sen İstanbul'daki Çankırı'lıyla ne zaman tanıştın?!

Bilirmiydin sen Vakıf neresidir, Federasyon'da kim vardır?

Kim başkandır kim hammal?!

Meraklanma 2 yıl sonra yine yolunu şaşırırsın! Dönersin kürkçü dükkanına!

'Zavallısın' diyeceğim ama ona bile değmezsin!

Sen çoktan anladın...

x x x

Çankırılı'nın "Her sözüne inanma" derdi de...

"Yok be..." derdim...

"Sen çok çabuk kanıyorsun" derdi de...

"Öyle değil" derdim...

"Sana söyledi ama, onların içinde söylemez" derdi de...

"Söyler be..." derdim...

Daha neler derdi de...

Ben de döner dolaşır; "O kadar da değil..." derdim...

Gördüm... Duydum... Yaşadım...

Ben de anladım!

(*) Bu yazı 14 Temmuz 2013 Pazar günü İstanbul - Topkapı 1453'de Vakıf ve Çankırı Dernekleri Federasyonu tarafından ortaklaşa düzenlenen iftar programında yaşanan olaylar zinciri sonrasında kaleme alınmıştır.

YAZAR'IN NOTU: Yazı yayıma girdiği andan itibaren yazı içeriğiyle ilgili yapılan polemikler arasına ÇANDEF Başkanı Vahap Yartaş'ın dahil edilmesi şahsımı ziyadesiyle üzmüştür. Sayın Yartaş'ın Vakıf Başkanı Eşref Harmandar ile birlikte düzenledikleri 'iftar yemeği' organizasyonundaki evsahipliği için kendilerine teşekkür eder, tartışmayı Vahap Yartaş üzerinden yapma niyetinde olanları da anlamakta zorlandığımın bilinmesini isterim. (VB)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
4 Yorum