Yeni yıl, yeni umutlar...

Her yeni yılda istisnasız herkesin içi, şartlar ne olursa olsun bir umut kaplar…

Önümüzde pırıl pırıl hâla şekillenmeyi bekleyen, bize sunulmuş 365 gün daha vardır çünkü.

Yeni hayaller, kararlar, istekler, olmuşu değil de olacağı düşünmenin mucizesi, geçmişte isteyip de yapamadığımız sayısız planları kapsar .

Benim içinse; Bu yıl sürpriz bir şekilde gelen ve beni heyecanlandıran Sözcü18 okuyucularıyla buluşmamı sağlayan bir imkanın doğmuş olması...

Gerçekten beni çok onurlandırdı doğrusu...

İlk yazının heyecanıyla sizlerle bu köşede buluşmamı sağlayan Sözcü18 Genel Yayın Yönetmeni'ne ve sizlere teşekkür edip, önümüzdeki 362 günü elimden geldiğince dilim döndüğünce bu köşede dertleşelim konuşalım istedim...

Gündem yoğun... Gündem; Neresinden tutarsan o tarafı elinde kalsa da... İnsanları canından bezdirse de... Hızla baş döndürmeye devam etse de, benim sizlerle ilk sohbetimin can sıkıcı bir şekilde olmasına açıkçası gönlüm razı değil.

Geçen gün izlediğim bir belgesel beni çok etkilemişti. Merak edenleriniz olursa kişisel önerim en kısa zamanda izlemeniz...

Astronominin ustası Carl Sagan’ın, "Soluk Mavi Nokta" adlı kitabından o çarpıcı sözleri eşliğinde kısaca yayınlanan o belgesel, yaşadığımız her bir olumsuz olayın ne kadar önemsiz olduğunu gözler önüne seriyor.

Şöyle söylüyor Carl sagan Soluk Mavi Nokta'daki dünyamızı işaret ederek:

"Şu noktaya tekrar bakın. Orası evimiz. O biziz. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor. Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk. Evrenin sonsuzluğu karşısında dünya çok küçük bir sahne. Bütün o generaller ve imparatorlar tarafından akıtılan kan nehirlerini düşünün, kazandıkları zaferle bir toz tanesinin bir anlık efendisi oldular. O zerrenin bir köşesinde oturanların başka bir köşesinden gelen ve kendilerine benzeyen başkaları tarafından uğradığı bitmez tükenmez eziyetleri düşünün, ne çok yanılgıya düştüler, birbirlerini öldürmek için ne kadar hevesliydiler, birbirlerinden ne kadar çok nefret ediyorlardı.

Böbürlenmelerimiz, kendimize atfettiğimiz önem, evrende ayrıcalıklı bir konumumuz olduğu hakkındaki hezeyanımız, hepsi bu soluk ışık noktası tarafından yıkılıyor. Gezegenimiz, onu saran uzayın karanlığı içinde yalnız bir toz zerresi."

Aslında ne kadar acı değil mi? Tüm evrende toplu iğne başından daha küçücük bir alan kaplarken, kocaman kocaman sorunlar içinde geçirdiğimiz ortalama 75-80 yıllık bir ömür...

Kısaca önümüzde kalan 365 günlük temiz bir sayfayı nasıl dolduracağımız kendi elimizde ya bunu farkındalığımızı artırarak kendimize vereceğimiz değerle, hak ettiğimizi alarak başaracağız ya da geçmişten hiç ders almadan tekrara düşeceğiz.

Tercih elimizde değil mi?

Kalın sağlıcakla...

Twitter: @nevayd

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
10 Yorum