Yerel basın ve sivil toplum kuruluşları

Çankırı yerel basınından söz ederek konuya başlamak istiyorum. Aslında yerel basın değil de yerel matbaacılar desek daha uygun olur. Gazcı nasıl TV sahibi ise, Çankırı’da ki matbaacılar da gazete sahibi. Yani matbaacılıkla gazetecilik tek yumurta ikizi. Durum böyle olunca nefes boruları siyasi iktidarın himmetine bağlı. Bu bağlamda tarafsız basından söz edilemez. Yerel basında ilk yazılarım 1984'de çıkmaya başladı, yıllar içinde devam edegeldi. Özellikle son iktidar döneminde yazdığım gazete sahiplerini, dolayısıyla kendimi zor durumda bırakmamak için uzakta kalmayı tercih ettim. İsabet olmuş. Çankırı'da eleştirel gazeteciliği gerçekleştiren iki arkadaşımıza terör örgütü suçlaması  yapıldı ve suçsuz yere cezaevinde yattılar. Suçları: eleştirmek. Bu eleştirileri ne için yaptılar, haberleri neden kamuoyu ile paylaştılar? Özetle neden arı kovanına çomak soktular? Bu soruların yanıtı kamuoyu için bir yaradır. Haklarını korumaya çalıştığı insanlarımız en ufak bir tepki bile göstermedi,  hakkın yanında değil en azından susarak haksızın yanında oldular. Maalesef Çankırı'da tablo vahimdir, haksızlığa uğrayanlara "oh oldu diyenler bile oldu". Düşünen insanlarımızı küstürdüler. Seçim sonuçlarına bakıldığında Çankırı insanı işsiz ve yoksul olmaktan mutludur. Okumaya, araştırmaya ihtiyaçları yok, olsa bile gazete ve kitap alacak mali gücü yok. Nasıl olsa Akgünler medyası var. Doğruyu söylüyor inancıyla onu dinliyor veya beyin yıkayın çıkarcıları.

Yazılı basının durumu ise içler acısı. Valilik ve belediyelerin haber bülteni olmaktan ileri geçemiyorlar. Bırakın resmi makamları ve siyasileri, yandaş sivil toplum kuruluşlarını bile eleştiremiyorlar, görüşlerini dile getiremiyorlar. Gazetecilik ile özel kalem, sekretarya arasında sıkışmış kalmış durumdalar. En ufak bir eleştiride resmi ilanlarının kesilmesi işten bile değil. Sivil toplum kuruluşlarını ise bütün hata ve boşlukların rağmen görmemezlikten geliyorlar. Bir örnek verelim: Var olan STK'lardan bazıları yerel gazetelere abonedir, sözde onlara destek vermektedirler. En küçük eleştirel bir haberde abonelik iptal edilmekte, bu yetmezmiş gibi hakaret ve tehdide uğramaktadırlar. Böyle bir ortamda yerel basından aydınlık gelecek yaratmaları beklenebilir mi? Sorunlarını, ilin sorunlarını, hizmetleri, halkın şikayetlerini hiç bir zaman gündeme getiremedikleri gibi, kamuoyu da oluşturamıyorlar. Girdabın içinde deyim yerinde ise var olmakla yok olmak arasında debelenip duruyorlar.

Sivil toplum kuruluşarına gelince: Özgür olmayan siyasi iktidarın güdümünde ve kuyruğunda olan veya kendini bulunması gereken yerin orası olduğuna inanan STK'lardan Çankırı’ya fayda geleceğine inanan varsa kusura bakmasın Mars'ta yaşıyor galiba. Ticaret, tarım, sanayi, sendika ve sosyal adlarla faaliyette bulunan dernek ve vakıflar var? Hepsi kendine özgü. Tek görüntü STK'nın adı ve değişmeyen başkanlarının adı. Birkaç örnek verelim. Tarımla ilgili oda var mı var, birlik var mı var, kooperatif var mı var. Var da böyle kurum ve kuruluşlar var mı? Neden olmasın? Ticaret borsası, Ticaret Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Engelliler derneği, sosyal dayanışma derneği,  köy dernekleri, birlikleri, federasyonları vesaire vesaire... Ne yaparlar? Hiç birinin temsil ettikleri veya etmekte oldukları bireylerin mevcut ve geleceklerine ait çalışmalar yapıp kamuoyu ile paylaştığınız duydunuz mu, şahsen duymadım.

Örnek verelim. Çankırı sanayi toplumu değil, klasik tarım toplumudur. Hoş, göçler nedeniyle kırsal kesimde boşalmış durumda, tarımı konu etmek abesle iştigal. Ama Ziraat Odası var, Ticaret ve Sanayi Odası var, hatta Ticaret Borsası var. Sadece varlar, hepsi o kadar. Başkanı var, makam arabası var, sekreteri var. Tek olmayan temsil ettiklerini hakların ve geleceğine ait planlar. Madem ki ilkel tarım toplumu buna ait örnek verelim ve soralım. Çankırı'nın tarım potansiyeli nedir? Tarımsal üretim nasıl gerçekleştirilir ve çeşitlendirilir. Bu konuları içeren hiç bir rapora rastladınız mı? Kızılırmak ilçesinde çeltik tarımı yapılıyor, acaba bunu Türkiye’de kaç kişi biliyor? Bakın Tunceli Ovacık'ta komünist bir belediye başkanı var. Ovacık denilen yer tilkinin bakır s.....tığı yerdir. Adam ne yaptı? Ovacık ilçesinde nohut, mercimek yetiştirdi ve bunu Türkiye’nin dört bir bucağına satıyor. Hem de sipariş üzerine. Bölgede nohut, kırmızı ve yeşil mercimek üretiyor. Yeterki istensin ve o kapasite olsun.

Çankırı toprakları kırmızı ve yeşil mercimek, yulaf, fasulye tarımı için çok uygun, Ilgaz'da elma, Yapraklı ve Şabanözü’nde üzüm neden araştırılıp halkın üretime teşvik edilmesi düşünülmemektedir.  Ayrıca STK'lar bu konular üzerinde il genelinde araştırmalar yaparak veya yaptırarak resmi makamlara sunup onları zorlamazlar. Siyasilerden biri "barajlar yaptık" diye böbürleniyor. Yaptıkları doğru ama hangisi tarım ekonomisinin lokomotifi oldu diye soran yok. Sormaya, rapor hazırlamaya ne gerek var. Salla başını al devletten desteğini seçimde ver oyunu olsun bitsin. Hele bir de tohum ve ilaç veya meslekle ilgili tekel ele geçirilmişse deyme keyfe. Eyyyyy seçmen daha ne kadar uyku komasında kalacaksın? Çankırı’da üretimi yapılabilecek bir üründe lavantadır. Dünyada piyasası olan bir üründür. Fazla toprak isteği de yoktur, bakıma da ihtiyaç göstermez. Çinçilya üretimi her çiftçinin rahatlıkla üretebileceği bir hayvandır. Dünyada Pazar bulması çok kolaydır. Soğan, patates, havuç ve diğer sebzeler için Çankırı’nın her yeri yetiştirmeye uygundur. Bütün bunlar resmi kurumlardan bekleniyorsa daha çok beklenir. Araştırılıp, girişimde bulunulur ve takip edilirse Çankırı’da terk edilen tarım arazileri yeniden üretime açılır. Bundan da kimseye zarar gelmez.

Haydi Çankırı göster kendini.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.